Dünya genelinde doğum oranları, ekonomi, sosyal yapı ve kültürel normlarla şekillenmektedir. Ancak belirli ülkelerde bu oranlar, diğer ülkelere kıyasla ciddi şekilde düşmektedir. 2023 yılı itibarıyla dünyanın en az doğuran ülkesi olarak öne çıkan Japonya, zorlu bir demografik krizle karşı karşıya. Yavaşlayan doğum oranları ve yaşlanan nüfus, bu ülkenin geleceğini tehdit eden ciddi bir sorun haline geldi. Peki, Japonya neden bu denli az bebek dünyaya getiriyor? Bu durumu etkileyen faktörleri daha yakından inceleyelim.
Japonya'nın düşük doğum oranları, kısmen ülkenin yaşlanan nüfus yapısından kaynaklanmaktadır. 2022 verilerine göre, Japonya'da 65 yaş üstü bireyler toplam nüfusun %28'ini oluşturuyor. Bu demografik yapı, genç nüfusun azalması ve dolayısıyla doğum oranlarının düşmesi ile sonuçlanıyor. Bunun yanı sıra, Japonya'nın eski ve köklü bir kültürü olan samurai geleneği, modern yaşam tarzı ile çatışmalar yaratıyor. Birçok genç, kariyer hedefleri doğrultusunda aile kurmaktan uzaklaşmayı tercih ediyor. Ekonomik sıkıntılar ve işsizlik oranlarındaki artış da gençleri çocuk sahibi olmaktan caydıran diğer önemli unsurlar arasında yer alıyor.
Japonya'da çocuk sahibi olma konusunda etkili olan bir diğer faktör, kültürel normlardır. Geleneğe dayalı değerler, kadınların ailelerine bağlı olmalarını ve kariyer hedeflerinin önüne aile kurma isteğini koymalarını zorlaştırıyor. Kadınların iş yaşamındaki yeri, erkeklerin hegemonik pozisyonları nedeniyle sorgulanıyor. Birçok kadın, iş-yaşam dengesini sağlamakta zorlandıkları için çocuk sahibi olmayı erteleme veya tamamen reddetme yolunu seçiyor. Özellikle genç kadınlar, yüksek eğitim seviyeleri ve kariyer hedefleri doğrultusunda, evlilik ve çocuk sahibi olmanın kendilerine getirdiği yükümlülükleri göz önünde bulundurarak karar veriyorlar. Bu durum, hem doğum oranlarının düşmesine hem de aile yapısının değişmesine yol açıyor.
Sonuç olarak, Japonya'daki düşük doğum oranları, bir dizi karmaşık ekonomik ve sosyal faktörün bir araya gelmesiyle şekillenen bir durumdur. Genç neslin çocuk sahibi olma konusunda daha seçici davranması, kültürel ve ekonomik baskıların yan yana gelmesiyle sürdürülen bu trendin nedenlerini açıklamaktadır. Bu durum, yalnızca Japonya için değil, tüm dünyada gözlemlenen bir eğilimdir. Dünyanın birçok ülkesi, bu sorunlarla başa çıkmak için çeşitli politikalar geliştirmek zorunda kalıyor. Japonya, bu konuda sadece bir örnek olmakla kalmayıp, gelecekteki demografik ve sosyal değişimlerin de harbidir.