Uluslararası Para Fonu (IMF), son raporunda dünya genelindeki kamu borçlarının alarm verici bir hızla arttığını belirtti. 2023 yılının sonlarına yaklaşırken, birçok ülkenin mali istikrarı için tehdit oluşturan bu durum, küresel ekonominin geleceğini de şekillendirecek gibi görünüyor. COVID-19 sonrası toparlanma süreci, çeşitli ülkelerde borç yükünü artırarak, finansal sürdürülebilirlik açısından yeni riskleri beraberinde getiriyor.
IMF’nin verilerine göre, dünya genelinde kamu borçları pandemi öncesi dönem olan 2019 yılına kıyasla belirgin şekilde yükseldi. Bu artışın temel nedenleri arasında devlet harcamalarının artışı, sosyal yardımların çoğalması ve ekonomiyi desteklemek için uygulanan genişlemeci mali politikalar yer alıyor. Birçok hükümet, pandeminin yarattığı ekonomik etkileri azaltmak amacıyla çeşitli önlemler aldı. Ancak, bu önlemler beraberinde büyük borç yükleri de getirdi. Örneğin, zengin ülkelerin çoğu, aşılama kampanyaları ve sağlık harcamalarını desteklemek adına ciddi bütçeler ayırdı. Bu durum, kamu borçlarının artarak yıllık gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) oranının yükselmesine yol açtı.
IMF’nin raporu ayrıca, gelişmekte olan ülkelerdeki borç seviyelerinin yükselmesi konusuna da dikkat çekiyor. Küresel tedarik zincirindeki aksaklıklar, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar ve gıda fiyatlarındaki artışlar, bu ülkelerin mali dengelerini bozarak, borçlanma ihtiyacını artırdı. Özellikle Afrika ve Latin Amerika’da bu durumun ciddi şekilde hissedildiği belirtiliyor. İlaveten, gelişmekte olan ekonomilerin dış borçlarının büyük kısmının döviz cinsinden olması da, döviz kurlarındaki dalgalanmaların bu ülkeler üzerindeki etkisini artırıyor.
Artan kamu borçlarının, uluslararası piyasalardaki faiz oranları üzerindeki etkisi, finansal istikrar açısından ciddi riskler taşıyor. Yüksek borç seviyeleri, hükümetlerin gelecekteki mali politikalarını sınırlayarak, ekonomik büyüme üzerinde olumsuz bir etki oluşturabilir. Bu durum, bazı ülkelerde ekonomik durgunluğa veya enflasyonist baskılara yol açabilir. IMF, bu tür riskleri minimize etmek adına ülkelerin mali politikalarını gözden geçirmelerini ve sürdürülebilir bütçe disiplinine yönelmelerini öneriyor. Hedeflenen artırılmış verimlilik, kamusal harcamaların optimize edilmesi ve vergi reformları gibi adımların atılması gerektiği vurgulanıyor.
Sonuç olarak, IMF’nin raporu, uluslararası topluluğun kamu borcunu yönetmede daha dikkatli olması gerektiğinin bir hatırlatıcısı niteliğinde. Küresel işbirliği, borç yönetimi, mali istikrar ve sürdürülebilir ekonomik büyüme için kritik öneme sahip. Ülkelerin bu konuda alacakları ortak önlemler, küresel ekonominin belirsizliğini azaltmada önemli bir rol oynayacaktır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin, bu bağlamda desteklenmesi ve uluslararası yardımlarla borç yüklerinin hafifletilmesi büyük bir önem taşımakta. Aksi takdirde, global ekonomik istikrarın sağlanması zorlaşabilir. IMF’nin önerileri doğrultusunda şekillenen politikalar, gelecekte yaşanacak olası krizlerin önüne geçebilir ve kalkınma hedeflerine ulaşma yolunda ülkelerin elini güçlendirebilir.