İstanbul’un yoğun kalabalığında kaybolan bir kişinin durumu, şehirde son günlerin en merak edilen konularından biri haline gelmişti. Kayıp olayı, hem aileyi hem de mahalle sakinlerini derinden etkiledi. Arama kurtarma ekipleri, günlerce süren yoğun çalışmalarla bu kişiyi bulmak için seferber olmuştu. Ancak beklenen sevinçli haberin yerine, acı bir sonuçla karşılaşılması tüm İstanbul’u hüzne boğdu. Aile, günlerdir umutla beklediği evladının kaybıyla sarsıldı.
İstanbul’un X semtinde yaşayan 30 yaşındaki Korel Yılmaz, 14 Ekim’de kaybolduktan sonra ailesi ve yakınları tarafından her yerde aranmıştı. İlk olarak yerel haberlere yansıyan kayıp ihbarı, sosyal medya üzerinden de geniş bir yankı buldu. Ailesi, "Korel, saat 10.00 civarında evden çıktı ve bir daha geri dönmedi. Telefonu kapalı, hiç kimseyle iletişime geçmedi. Lütfen onu görene veya bir bilgiye ulaşana haber versin," şeklindeki çağrılarıyla durumu herkese ulaştırmaya çalıştı.
İstanbul’da yapılan aramalar, vatandaşlar ve gönüllü grupların katılımıyla hız kazandı. Kayıp kişi için adeta seferberlik ilan edildi. Özel arama ve kurtarma ekipleri, cesur gönüllüler ve gönüllü olarak katılan vatandaşlarla birlikte riskli alanlar, ormanlık bölgeler ve zaman zaman deniz kenarlarını bile taradı. Güzellikler içinde kaybolmuş bir hayatın geri dönüşü için umutlar gün geçtikçe azaldı. Ancak kayıp haberi herkesin gündeminde kalmaya devam etti.
17 Ekim’de yapılan arama çalışmaları neticesinde, acı haber geldi. Korel Yılmaz’ın cansız bedeninin, kaybolduğu alana yakın bir bölgedeki ormanlık alanda bulunduğu bildirildi. Olay yerinde yapılan incelemelere göre, Yılmaz’ın ölüm sebebinin intihar olabileceği düşünüldü. Detaylı bir otopsi raporu için ceset, Adli Tıp Kurumu’na sevk edildi. Ancak bu durum, ailesinin tarif edilemeyecek bir yasına neden oldu. Korel’in ailesi, söz konusu durumu “Kayıp arama çalışmaları boyunca hep ümit vardı. Şimdi üzerimize çökse de, onun hatırası yaşamaya devam edecek,” ifadeleriyle dile getirdi.
İstanbul’daki kaybolma ve intihar vakaları üzerine yapılan araştırmalar, toplumda bu tarz olayların arttığını ortaya koydu. Uzmanlar, genç yetişkinlerdeki ruh sağlığı sorunlarının ya da stres ile başa çıkma mekanizmalarının zayıflamasının bu tür olaylara yol açabileceğini vurguladı. Her geçen gün daha da büyüyen bir tartışma haline gelen ruh sağlığı sorunları ve gençlerin destek mekanizmalarına ulaşma zorlukları, bu trajik olayla bir kez daha gündeme geldi.
Olayın ardından, devlet yetkilileri, her bireyin bilişsel ve ruhsal sağlığını korumanın önemine dikkat çekti. Uzmanlar, kaybolan veya cinsel şiddet mağduru olmuş kişilerin destek alması ve kendilerini yalnız hissetmemeleri gerektiğini vurguladı. Ayrıca, kayıpların karşılaşabileceği durumlar hakkında farkındalığın artırılması gerektiği ifade edildi. Çeşitli sivil toplum kuruluşları ve uzmanlar, ruh sağlığı hizmetlerine erişimin artırılması ve toplumda farkındalık için çalışmalar yapmayı sürdüreceklerini belirtti.
Sonuç olarak, İstanbul’da yaşanan bu trajik kayıp, sadece bir aileyi değil, tüm toplumu derinden etkileyen bir olay haline geldi. Arama çalışmaları sürecindeki dayanışma ruhu, hatırlanacak önemli bir nokta olarak kalacak. Unutulmaz bir hayatın sona ermesi, aynı zamanda akıllara “Daha fazla nasıl önlem alabiliriz?” sorusunu da getiriyor. Hayatın kıymetini bilmek ve her bireyin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için ortak bir çaba içinde olmak daha da önem arz ediyor.